0

Üniversite’yi Kazanan Gençlerimiz!

üniversite

                Üniversite sınav sonuçları açıklandı. Yıl boyu azimle çalışan kardeşlerimiz üniversite yollarını çoktan tuttular bile. Türkiye’nin dört bir tarafında bulunan üniversitelere yerleşen çocuklarımıza bundan sonraki hayatlarında başarılar dilerim. Tabi burada aileleri yabana atmamak gerekir, hayat boyu yemesinden, giymesinden fedakârlık yapan aileler çocuklarının üniversiteye yerleşmesiyle birlikte mutlulukta zirveyi yaşıyorlar doğal olarak.

                Üniversiteyi kazanan çocuklarımızı Eylül ayından itibaren yeni bir hayat bekliyor. Belki de hayatı boyunca hiç gitmediği bir şehirde 2 yıl, 4 yıl- 5 yıl yaşayacak. Bambaşka bir hayat, bambaşka bir ortamla karşılaşacaklar.

                Tabi burada ailelerin dikkat etmesi gereken çok önemli hususlar var. Gözümüzden bile sakındığımız çocuklarımızı başka şehirlere oku’maya göndereceğiz. Çocuklarımızı “ben okuyamadım, o okusun.”, “Ben yaşamadım, o yaşasın”, “Benim kızım, oğlum özgür olsun” düşüncesiyle çocuklarınızı tamamen özgürleştirmeyin.

                Üniversiteyi kazanmak özgürlük değildir!

                Genelde 17-18 yaşlarında üniversiteyi kazanan çocuklarımızda bir özgürlük düşüncesi oluşur. Hiç bir çocuk 17-18 yaşında düşünmesi gerektiği gibi düşünemez. Üniversiteler her türlü düşüncenin filtresiz bir şekilde görüldüğü alanlardır. Eğer çocuklarımızın akıl filtresi yeteri kadar çalışır değilse istemediğimiz ortamlarla karşı karşıya kalabilirler.

                Tabi burada üniversiteler kötüdür algısı oluşmasın. Üniversite her gencin mutlaka gitmesi gereken, kampüs ortamını yaşaması gereken bir yerdir. Hayatın değişik renklerini, güzelliklerini görebileceği nadide ortamlardan bir tanesidir.

                Demek istediğim asıl mesele, 17-18 yaşlarında olan çocuklarımızı himayemiz altından çıkarmamaktır. Çünkü yeteri kadar sağlıklı karar verebilecekleri yaşta ve olgunluğa sahip değildir. Bugün çok değişik durumlarla karşılaşabiliyoruz.

                İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.

                Bugün, birçok genç bilirim, üniversiteye gitmeden sosyal ortamı ve yetiştiği aile ortamı gereği karşı çıktığı düşünce ve söylemleri üniversiteye geçtikten sonra kabul ediyor ve yaşıyor. Hatta buna “Ben yanlış olduğunu yaşayarak öğreneceğim” gibi süslü cümlelerle savunuyorsa üniversitenin oku’ma kısmını anlamamış demektir.

                Üniversiteli olmak değerlerine karşı çıkmak demek değildir

                Yine çok sık karşılaştığımız bir durum, Karl Marx, Comte gibi filozofları okuyan gençlerin üniversite yıllarından sonra ailelerinin düşüncelerini, yaşama tarzlarını kabul etmediğini görüyoruz. Biz Anadolu ailesiyiz, çocuklarımızı belli gelenek ve göreneklere göre yetiştiririz. Olmazsa olmaz belirli değerlerimiz vardır.

                Sevgili Gençler!

                Nereden geldiğinizi ve kimin çocuğu olduğunuzu unutmayın. Siz gideceğiniz şehirde her ne kadar tek ve özgür olacak olsanız da dikkatli olun. Aklınıza gelen gelmeyen her türlü insanla, ortamla karışılacaksınız. Anne babanızı, yaşadığınız büyüdüğünüz çevreyi unutmayın.  Sakın ha ileride anne-babanıza “Keşke okutmasaydım” dedirtecek bir harekete düşmeyin. Şunu asla unutmayın! Sizi anne-babanızdan daha çok sevecek üçüncü bir kişi yoktur ve olması da imkansızdır. Anne babanıza “keşke” dedirttiğiniz an Kaymakamda olsanız, valide olsanız, doktor da olsanız “ADAM” olamamışsınız “ALLAH’A KUL” olamamışsınız demektir.

                Çocukları ve gençleri çok seven o güzel Peygamberimizin çok güzel bir sözü ile yazımı noktalamak istiyorum.

                “Anne-babanın rızası, Allah’ın rızasıdır.”