0

Hoyratça harcadığımız, saatler…

Saatler, tek kelimeyle harcadığımız çok kıymetli zaman zinciri,

Hayatta kıymet bilmediğimiz birçok kavram gibi saati de harcıyoruz bir çırpıda. Sadece sıralı sayılar sistemi olduğunu düşünüyoruz. Kimi zaman uyanma zamanı, kimi zaman buluşma zamanı, kimi zaman işimizi ayarlıyoruz.

Aslında kaçırıyoruz zamanı, yelkovanının bir önceki sayıdan bir sonraki sayıya geçerken harcadığı süre aslında tam da hayatımızdan harcadığımız sürenin ta kendisi, “şu kadar dakika sonra” buluşalım dediğin arkadaşınla buluşmadan, o kadar dakikanın hayatımızdan gittiğini bilmiyoruz aslında.

En büyük şahitlerimiz, zaman. İçinde olmadıkları bir an dahi yok. Mesela bugün 09.29’da ne yaptığımızın en detaylı şahididir zaman. Ve meşguliyetimizin bittiği yere kadar tüm zamanlar şahit olur tüm anlarımıza… 09.30-09.31-09.32

Saatler, ömrümüz en kıymetli dilimleri, aldığımız her nefesin birimleri aslında. Harcadığımız her zaman, harcadığımız ömürdür. Kıymet bilelim vaktin, saatin, an’ın ve zamanın. Harcadığımız her vakti, aldığımız her nefesin nerede, kiminle, ne kadar süreyle ve neden harcadığımızı bilelim. Bize bedelsiz (öyle olduğunu düşünüyoruz) hediye edilen ömrün dilimlerini, vaktin sahibine ayırmayı ihmal etmeyelim. Tüm vakitleri bizler için ayarlayan, vakti dinlenelim diye gece eden, ardından rızkımızı toplayalım, kulluk edelim diye gündüz eden tüm zamanların sahibine tam zamanlı kul olalım.

Kul olalım ki, saatler utansın geçmeye, vakit yetişemesin esir olduğuna. Zamanın önünde koşan olalım ki, zaman düşsün peşimize. Zamanı harcayan değil, zamana değer katan, akıp gidenin aslında zaman değil nefesimiz olduğunu unutmayan bir vaktin şahidi olalım.

Zamanı kendisine değil, kendini zamana şahit kılan, vaktin içinde sırlar barındıran hakikat yolcularına selam olsun.

Ubeydullah GÖKTEKİN

Hep Düşünür Bazen Yazar

23.11.2021