1

Allah’ın bereketli kıldığı topraklar..

Alemlerin Rabbi, varlığın yegane sahibi buyuruyor Kudüs: “Allah’ın bereketli kıldığı yer!”

Bugün içinde kabeden sonra yeryüzünün ikinci mescidi Beytülmakdis’i yani Mescid-i Aksa’yı içinde barındıran Kudüs’ü merak ettikçe, araştırdıkça Kudüs’e dair aslında hiç bir şey bilmediğimizi görüyoruz. Allah, Kudüs’ü vahyin merkezi yapmış, son kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’de bir çok peygamberin “Kutsal topraklar” olarak nitelendirilen Kudüs’te vahiy aldığını onlarca ayetle bizlere anlatmıştır. Üstelik Kudüs üzerinden Peygamber Efendimiz’e o kadar örnekler vermiş ki müslümanlara bu örnekler üzerinden yol göstermiştir. Hatta bu topraklara sahip çıkmayanın başına neler geleceğini de yine bize bildirmiştir.

Rabbimiz Maide suresi 24-26 ayetlerinde kutsal topraklar olan Kudüs’ün “Allah’ın bereketli kıldığı yer” olarak nitelendirmesi ve oraya müslümanların (Hz. Musa’ya iman edenlerin) girmesi gerektiğini söylemiştir. Dönemin inananları da (!) Kudüs’te güçlü ve zengin bir kavmin yaşadığını kendilerinin onlarla savaşamayacağını hatta dalga geçercesine “İstersen sen ve Rabbin onlarla savaş” demek suretiyle haddi bile aşmışlardı.. Ve bunun üzerine Allah’ta İsrailoğullarını 40 yıl o topraklara girmemek üzere cezalandırmıştı.

“Şu şehre girin (Kudüs’e), orada bulunanlardan bol bol yiyip için, kapıdan eğilerek girin ve af dileyin ki hatalarınızı bağışlayalım. Biz iyi davrananlara fazlasıyla vereceğiz.”

Bakara Suresi – 58

Peki bu ayetleri anlamak için illa bugün bir peygamber mi olması gerekiyor? Bugünkü tablo bu duruma aslında çok benzemiyor mu? Bugün biz müslümanlar o topraklara sahip çıkmayarak aslında dönemin İsrailoğullarının yaptıklarını yapmış olmuyor muyuz?

Dünyanın yaratıldığı andan itibaren Allah, bereketi özellikle o topraklara gizlemiş ve tüm peygamberleri ve ümmetlerine Filistin vurgusu yapmıştır. Ki dönemin yahudi ve hristiyanlar bunu hiç anlamamışlardı

Peki ya bizler, bizler ne kadar anlıyoruz?

“Allah’ın bereketli kıldığı yer” e sahip çıkamadığımız için mi bu bereketsizlik? Bugün kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’i tam anlamıyla okumadığımız, okusakta anlamadığımız için mi açıkça “kutsal topraklar denilen” Filistin’i anlamıyoruz acaba? Kur’an, bizden öncekilere verilen öğütleri biz anlayalım diye bize veriyor ve biz yine anlamamakla ısrar mı ediyoruz? Bugün İslam coğrafyasın üzerinde olan kara bulutlar, yaşadığımız zor günler bugün bereketli toprakları eksik anladığımız için diye düşünüyorum. Zira dün İsrailoğulları da anlamamış, inkar etmişti bu bereketli toprakları, üstelik onlar dalga geçtikleri için Allah katında en ağır ceza ile çarpıtılmıştı. Bugün bizler ise bunlardan ders almalı başta arz-ı mukaddes denilen kutsal topraklara gerekli hassasiyeti, ilgiyi ve anlamayı kesinlikle göstermeliyiz.

Bugün, Filistin, sadece Filistinlilerin davası olmayıp, İslam’ın en hakiki davasıdır. Bir çok İslam peygamberine vahiy merkezliği yapmış olup yalnız ve yalnızca İslam’ındır. Bugün üzerinde hak iddia edenler bir yana dursun bizler Allah’ın “bereketli kıldığı topraklara” sahip olmadığımız sürece üzerimizde hep bir bereket eksikliği olacağından hiç şüphemiz olmasın. Rabbim apaçık buyurmuş, bu topraklarda bereketin olduğunu.

Vel hasıl bu topraklarla ilgili öğrenceğimiz daha çok hakikat var. Sefer bizim, Zafer Allah’ındır. Filistin davasını anlayan, anladıklarını anlatan olabilenlerden olmak duasıyla..

Ubeydullah Göktekin

Hep Düşünür Bazen Yazar

28.03.2023