0

Büyük bir değirmen taşı; Güneş

“Üzerimize doğan güneş bir gün batmayacak..”

İnsan gün doğumu ile her gün kendisine yeniden verilen güne uyanır. Bazen zor günlere, bazen huzurlu günlere uyanırız. Bu uyanmalarla geçer ömrümüz. Hani bir söz vardır “İnsan, kendi cenazesine yetişmek için çabalar durur..”

Seher vaktini çok seven birisi olarak gün doğumu hep dikkatimi çekmiştir. Güneşin doğuşu benim açımdan bir mucize, karanlığı yarıp aydınlatan, geceyi gündüze kavuşturan bir ışık topu. Genelde yazılarımı bu zamanlarda yazmaya gayret ederim. Hatta öyle ki seher vakti muhabbetlerimiz gün doğumu ile dünyalık muhabbetlere dönüştüğüne de çok şahit olmuşumdur. O sabah namazı sonrası gün doğumuna kadar içilen çorbayla edilen muhabbetlerden bahsediyorum. Gün doğduğu anda başlıyor dünya telaşı. İşe, okula ve gün içinde yaptığımız planlara yetişme çabası…

Güneşi hep bir değirmen taşına benzetirim. Kocaman bir değirmen taşı düşünün, buğdayı ezerek öğüten. Güneşte aslında öyle bir şey, her sabah üzerimize doğuyor ve yükselerek üzerimizden geçiyor ve batıyor. Her geçişi gençliğimizden, ömrümüzden, bize tanımlanan zamandan bir gün götürüyor. İnsan, güneşin her doğumuyla öğütülüyor. Bu da bizi vuslata bir gün daha yaklaştırıyor.

Güneş öğütür, ay imar eder..

Söz güneşten edilince ay’dan da bahsetmeden olmaz. Güneşi değirmen taşına benzetirsek ay’ı da insanı dinlendiren, ferahlatan, imar eden olarak düşünebiliriz. Allah, geceyi insanı dinlensin, şarj olsun, imar olsun diye yaratmıştır. Günün yorgunluğu ve hüznü genelde gece çöker insanın üzerine. Peygamber Efendimiz SAV “Allah, hüzünlü kalbi sever..” sözü Allah’ın o kalplerde bulunduğunun, imar ettiğinin delilidir aslında.

Güneş ve ay, insanın yeryüzündeki görevini tamamlatmak için görevlendirilmiş üzerine yemin edilen iki yıldız. İyi okumak, iyi anlamak gerek.

Yeryüzünde yaratılan her şeyin insanın hizmetinde olduğunu ve var olmasının bir amacı olduğunu iyi düşünmek gerek.

Her sabah üzerimize doğan güneşin bize bir mesajı olduğunu iyi okumak gerek.

Güneşin her bir turunda tükendiğimizi, sonun başlangıcına bir adım daha attığımızın farkında olmak gerek.

Bir gün üzerimize güneşin doğmayacağını, doğan güneşin batmayacağını hep hatırda tutmak gerek.

Ay ve güneşin oluşturduğu zamanı, zamanın sahibine ayırmak gerek olduğunu unutmamak gerek.

Gündüzün ardından geceyi, gecenin karanlığından gündüzü doğuran, bizlere rızık veren, ay ve güneş ve bu ikisini oluşturduğu zamanın Rabbine ne kadar şükretsek azdır. Büyük bir değirmen taşına benzettiğimiz güneşin üzerimize doğduğu ve battığı zaman dilimini çok iyi değerlendirmek lazım. Madem öğütülüyoruz neden Allah’a kul olmayalım. Madem öğütülmenin sonunda Allah’a kavuşacağız, kavuşmanın hakkını verelim.

05.12.2022

Hep Düşünür Bazen Yazar