Âllah-u Ekber, yani en büyük olan, yücelerin yücesi, tüm varlıkların sahibi, yegane güç koyucu, hikmet sahibi..

Ol deyince oldurun, gönüllerimizi sevgisi ile dolduran, yüce Allah’ın 99 adıyla…

‘Allah’, ne güzel kelam, kalplerin ritmini değiştiren, adıyla gönüllere huzur veren tüm görmelerin, işitmelerin sahibi. Allah, hayatımızın neresinde? Sabahında mı, akşamında mı, hastalığında mı, çaresizliğimizin olduğu yerde mi? Yoksa yalnızca başımız dara düştüğünde hatırladığımız bir varlık mı? Öyle ki Allah, “ben kulumun kalbi ile kendisi arasındayım” diyor. Yani kalbimizden, şah damarımızdan daha yakın bir varlık.

Bu kadar yakın olan bir varlığa neden bu kadar uzağız? diye sormadan düşünmeden edemiyor insan. Bizi yarattığına bize sonsuz nimet verdiğinden hiç şüphemiz olmadığı halde neden hayatımızın merkezine koyamıyoruz. Başımıza bir musibet geldiğinde, istemediğimiz gelişmeler olduğun da neden suçu Allah’a atarız? Ama bir başarı, güzellik, mutluluk varsa aklımıza bile gelmez.

Öyle ki bazen mutlu, güzel gelişmelerde “Allah bozmasın…” diye dua edecek kadar yanlış bir dua ederiz. Allah neden bozsun ki, Allah güzel olan bir şeyi bozar mı? Allah yıkmaz, Allah hayırlısını eyler, daha hayırlısını getirir ancak. “Allah bozmasın” demek yerine “Allah korusun, maşallah” demek daha evladır. Zira Allah değil, şeytan bozar.

Allah’ı tanımıyoruz?

Tanımak, sevmektir. Allah’ı ne kadar tanırsak o kadar severiz. Tanımadığımız için hayatımızın merkezine alamıyoruz. Bugün Allah’ı tanımanın en önemli belirtisi namazdır. Çünkü kulun Allah’la ilk diyaloğu namazla başlar. Sonra hayatımızın her anında olduğu bilincini asla unutmamalıyız. Ve en önemlisi bir güzellik, ikram, mutluluk varsa bunu Allah’ın bize verdiğini, ortada bir kötülük, eksik varsa O’nun da bizden kaynaklandığını unutmamalıyız.

“İnsan sevdiğini anar, andığını sever” der büyüklerimiz. Allah’ı konuşmamız, Allah’ı gündem etmemiz sevmemizin en büyük belirtisidir. Mesela soruyorum size “En son Allah’ı ne zaman konuştunuz?” Öyle ki bu sorunun cevabını vermek çok zor. Aslında kıldığımız namazlarda okuduğumuz sureler Allah ile konuşmanın alametidir. Ancak biz orada bile O’nunla konuştuğumuzu bilmiyoruz. Belki de ne konuştuğumuzu bilmediğimiz için işlemiyor kıldığımız namazlar içimize. İnsan sevdiğiyle muhabbet etmesi, sevdiğinden bahsetmesi insanı mutlu eder, huzurlu kılar. O yüzden insan sevdikleriyle çok vakit geçirmek ister.

Namaz, dua’nın kendisidir

Allah ile vakit geçirmek.. Kulağa hoş gelen, efsane huzur veren hakikat. İnsan yanında Allah olunca denizin üzerinde yürüyecem sanır. Ki denizin üzerinde yürüyenler olmadı mı? ya da yol bittiğinde deniz ikiye ayrılıp yol olmadı mı? Bunların hepsi Allah’a olan sevgi, muhabbet ve teslimiyetin etkisiydi. Gelin dostlar, hayatımızın merkezin Rabbimizi koyalım, hayatımızın arasında namazı değil de, namazların arasında hayatımızı yaşayalım. Rabbimizi sevecek, hatırlayacak, anacak şekilde dizayn edelim hayatımızı. Mesela sabah yataktan kalktığımızda “Bismillah” diyelim. Ama burada “Allah’ın adıyla, Ya Rabbi senin izninle..” dediğimizi bilerek diyelim. Namaz kılan insanlar bile Allah’ı tam anlamıyla tanıyamıyor. Namaz’ın bir dua olduğunu, Allah’a arz makamı olduğunu bilemediğimiz için lezzet alamıyoruz.

Yaptığımız her güzel işi Allah’tan bilir, “Ben yapmadım, Allah yaptırdı” anlayışını iliklerimize kadar hissedersek Allah’ı tanır ve severiz. İnsan neyi en çok düşünürse O’na dönüşür. Düşünün, düşünün, düşünün. Allah’ı düşünün. İnsan yaşaması, yürümesi, koşması, konuşması, sevmesi, görmesi hepsi mükemmel bir mucize. Bunu en iyi bunların eksikliği olanlar bilir. Biz doğuştan sahip olduğumuz nimetlerin maalesef farkında değiliz. Bu nimetlerin hepsi Rabbimizin bize ikramıdır, bizlere lütfudur. Bunun karşılığında bizden yalnızca beklediği kulluktur. Kendisini tanımamız, bilmemizdir.

O kadar merhamet sahibidir ki bizim yarım kulluğumuza bile rahmet ve merhamet nazarıyla bakıyor. Çünkü Allah kullarını çok sever. Çok sevdiğinin belirtisidir gönderdiği vahiy ve peygamberler. Düşünsenize bize değer vermiş ve bize bizden olan birini Peygamber olarak göndermiş Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV), alemlerin en sevgilisi. Rabbim bir insan olan peygamberini vahiy yoluyla bilgilendirmiş ve yapacağımız kulluğu kendisine göstermiş. Yani her şey apaçık ortada ve çok kolay.

Şimdi gözlerimizin bir süre kapatalım Rabbimizi düşünelim, adını analım, “Allah-hu” diyelim diyebildiğimiz kadar. Her gün Allah’ı anlatan, O’nun konuşulduğu ortamlarda zaman geçirelim. İnanın hayatında Allah olanın, Allah’ı tanıyanın, Allah’ı bilenin sırtı yere gelmez.

Bir dua ile yazımı sonlandırıyorum.

“Ya Rabbi, bizi sensiz bırakma, bizi namazsız, duasız bırakma. Kendine el açıp huzuruna duran, sana dua edebilen, edilen duaları kabul olan kullarından eyle. Gönlümüzü, yüzümüzü, kalbimizi hep sana çevir. Bizleri istikametinde bir an dahi olsun ayırma. Bizi doğru yola ilet, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet. Sensin bizim sahibimiz, bizi senden başka kapılara mahkum etme. Ya Rabbi biz aciziz, aciz olmayan sensin. Bizlere acı, bizleri bağışla, bizi bir an dahi olsun sensiz bırakma.. Aminn”

24.07.2022

Hep Düşünür Bazen Yazar