İnsan, şu hayatta çoğu zaman olduğu yerden daha iyi yerde olmak ister. Elindeki nimetlerden bir türlü memnun olmaz ve hep daha iyisini ulaşmaya çabalar durur.
Durum böyle olunca yapmamız gerekenleri daha iyi şartlarda yapacağımıza inandığımız için hep erteleriz. “Hele şu sınavı kazanayım, hele maaşıma zam gelsin, hele bir iyi olayım, hele yaz gelsin, hele hafta sonu gelsin..” gibi cümlelerle oyalanmak suretiyle olduğumuz zamanın kıymetini bilmeden erteleriz yapmamız gerekenleri. Zamanın bize verilen bir emanet olduğunu bilmeden sahibi gibi davranıyoruz. Hatta zamanın ne kadar kıymetli olduğunu, ertelediğimiz zamanın bize bazen daha kötü bir duruma getirebileceğini bilmeyiz.
Allah’ın bizi içinde bulunduğumuz zamana ve duruma göre yargılayacağını unutuyoruz. Bütün mesele aslında dün değil, yarın değil tam da bugün. İçinde bulunduğumuz tüm vakti bize veren Rabbimiz, o an’ı nasıl geçireceğimizle ilgileniyor. Yapmamız ve yapmayı hayal ettiğimiz her şeyi ertelememiz belki de o işi bir daha yapamayacağımız anlamına gelebilir.
Bize verilen vaktin ve içinde bulunduğumuz durumun kıymetini bilelim. Olduğumuz yerleri hayal eden binlerce insan var bu hayatta. Belki de onların “gelirsem, ulaşırsam şunu yaparım” dediği yerde biz de onları yapmıyor daha iyisini ulaşmak için yine erteliyoruz.
Asıl mesele şu, ertelediğimiz, tehir ettiğimiz hayali gerçekten istiyor muyuz? Yoksa yapmamak için çeşitli sebeplerin ardına mı sığınıyoruz. Yaşadığım bir çok tecrübeye baktığımda “şöyle olursa, şunu yaparım” diyen bir çok kişi öyle olduğunda onu yapmıyor, yapamıyor. Bu sefer başka bir tehir sebebi buluyor. Öyle ki insan böylelikle ‘erteleme hastalığına’ kapılıyor.
İçinde bulunduğunuz durumda mutlaka yapabilecekleriniz vardır. Hiç bir durum boşuna olmadığı gibi şu an içinde bulunduğunuz durumda da yapabileceğiniz her ne var ise onu en güzel şekilde yapmalısınız. Vaktin kıymetini bilmek gerek, içinde bulunduğumuz vakit bize aittir, bize ait olan o vakitte mutlaka yapılacak bir şeyler vardır. Allah hiç bir vakti bize boşa vermediği gibi, hiç bir insanı öylesine karşımıza çıkarmamış, hiç bir durumu da bize öylesine vermemiştir. Bize ait olup olmadığından emin olmadığımız hiç bir vakite, hiç bir düşünceyi ertelemeyin.
“Ey müslümanlar! Hurma ağaçlarının altını havalandıracağız, yapraklarını seyrelteceğiz diye oyalanmak suretiyle cihaddan geri durarak kendinizi tehlikeye atmayın” Prof. Dr. Necmettin Erbakan
Ertelemeyin! Vaktin kıymetini bilmek gerek!
Rabbimin bizi istihdam ettiği yerlerde imtihan ettiği gerçeğini unutmamak gerekir. Bir dakika sonrasına çıkacağımızın garantisi olmayan şu dünyada “yarın iyilik yaparım, yarın namaz kılarım, yarın oruç tutarım” gibi sayısız örnekleri çoğaltmayalım. İçinde bulunduğun anın kıymetini bil, yürüyebiliyorsan yürü, koşabiliyorsan koş, öğle namazının vakti içindeysen git öğle namazını kıl.”
İnsanın en üretken olduğu, en faydalı olduğu zaman dili gençlik çağıdır. Asıl yaratılma sebebin olan Rabbine kulluğunu ihmal etme, özellikle gençken yapabileceğin kulluğu en güzel şekilde gerçekleştirme gayretinde bulun. Haftada bir gün de olsa Allah’ın adının anıldığı sohbet halkalarına katıl, iyiliği emret, kötülükten uzaklaştır. Merhum düşünür, siyasetçi Prof. Dr. Erbakan’ın söylediği gibi “Ders çalışacağım, görevim var, atanınca yaparız, bağ-bahçe işlerim çok yoğun, esnafım, çalışıyorum, bizden geçti o işler..” gibi söylemlerle kendinizi oyalamak suretiyle “Allah’ın dinine hizmetten alıkoymayın”
Her nimetin şükrü kendi cinsinden verilir. Bize bu güzellikleri, sağlığı, sıhhati, imkanı en önemlisi sorunsuz nefes alıp vermeyi veren Rabbimize bir miktar zaman ayırmak kulluğumuzun en önemli görevlerindendir. Rabbim bizi zamanın kıymetini bilen, hayatı iyi okuyan, dünü değerlendirip ders çıkaran, bugünü iyi anlayan ve yaşayanlardan eylesin.
Unutmayın her gün “Rabbimize kulluk yapalım” diye hesabımıza yüklenen 86400 saniye bir gün yüklenmeyecek!
Ubeydullah Göktekin
Hep Düşünür Bazen Yazar
13.12.2023
Not : Bu yazı ve önceki yazılarla ilgili düşüncelerinizi Anı Defteri‘mizde paylaşabilirsiniz..
Son Yorumlar