1

5 Yıllık bitmeyecek dostluklar!

Tam 5 sene önce bir Eylül ayı başlarında tanışmıştım kardeşim, can kardeşim Yunus’la. Yurdun müdürü Şerif Hocamız O’nu benim odama oda arkadaşı olarak gönderdi.

Ve herşey O selamla başladı. “Es-Selamu Aleyküm, Ben Yunus Koç, Maden Mühendisliği Hazırlık, Aslen Siir, doğma büyüme İstanbul” diyerek o renkli,  heyecanlı günler  başladı.

Doğrusu söylemek gerekirse 4 kişilik daracık odada iki kişi kalan Mehmet ve ben Üçüncü bir kişiyi istemediğimiz için O’nu o odadan kovmanın yollarını arıyorduk doğrusu. Gizli gizli planlar yapıyor, yurttaki çeşitli güçlerimizi kullanıyorduk. J (sonradan çook pişman olduk tabi,)

Neyse aradan 1 ay geçmeden  Yunus’un eski ev arkadaşı Nazım’da Konya’yı o yıl kazanıyor ve Konya’ya geliyor, Yunus Nazım’ı da yurda alacağı için onlar ayrı bir odaya çıkma kararı alıyor. Tabi biz güya Yunus’un odadan ayrılmasına çok üzülüyoruz  (gittiği için arkadaşım Mehmet ve ben neredeyse göbek attık, yine iki kişi kaldık diye) Neyse ki gel zaman, git zaman, Biz artık Yunus’la Yemekhane’de görüşüyoruz, akşamları ara sıra bizim odaya uğruyor falan filan. Sonra biz Nazım’la da bu vesile ile tanıştık…

O yıllarda bir ehliyet muhabbetim olmuştu. Neyse uzun uzadıya anlatmayacağım. Ehliyet almak için kursa yazıldığımda, yemekhanede arasıra muhabbet ettiğimiz, yine o yıl gelen öğrencilerden Bünyamin vardı. Bünyamin bende ehliyet alacam deyince, biz birlikte yazıldık kursa. O vesile ile Bünyamin diye bir kardeşlede tanışmış olduk.  Ve Biz kısa zamanda Mehmet, Yunus, Nazım, Bünyamin ve ben çok sıkı 5 arkadaş, 5 dost olduk….

Hey gidi günler heeyy, ne günlerdi o günler… Dört tane aslan gibi kardeşim, aslan gibi arkadaşım olmuştu. Burada herşeyi yazamam, şimdi Nazım Sakarya Arifiye Kaymakamlığında Veri Kontrol Memuru, Mehmet Sosyal Bilgiler Öğretmenliği ni bitirdi, atama bekliyor, evli ve Furkan adına aslan gibi bir delikanlı babası J

ve Bünyamin Gazeteciliği bu yıl bitirdi inşallah…

Yazının özüne gelelim şimdi. Yunus’a, Madenci Yunus, İzci Yunus, Baba Yunus’a gelelim…

Hey gidi arkadaşım hey seni çok özleyecem be!

Ne günler geçirdik seninle.  Son iki yılı aynı evde geçirdik, neredeyse iki eş gibi olmuştuk. Birbirimizin her derdini, her sıkıntısını biliyorduk. Bana çok hakkın geçti kardeşim, senin hakkını ödeyemem, şunu samimiyetimle söyleyebilirim Anne, babamdan sonra senden daha çok hakkı geçen olduğunu düşünmüyorum doğrusu. Aslan kardeşim Seni Seviyorum…

Ve seninle geçirdiğimiz çoğu şeyi unutmayacağım…

Bünyamin, Nazım ve seninle yaptığımız ilk tren yolculuğu olan İstanbul gezisini unutmayacağım.

O gezide sizin evde yediğimiz doğum günü pastanı unutmayacağım kardeşim, Sizin evin o güzel manzaralı çatısında kıldığımız o eşsiz namazı unutmayacağım kardeşim…

Eyüp’ten Miniatürk’e geçerken ki bindiğimiz küçük kayığı, orada hep birlikte söylediğimiz  o ezgileri unutmayacağım,

İstanbul gezisi dönüşünde ki Tren yolculuğunda ki zeytin yağlı sarmalarını, garson elbiseni unutmayacağım J

Yine o yolculukta temelleri atılan Gulmuhammedim.Org sitesinin  fikirlerini unutmayacağım,

Gulmuhammedim sitesi için o gezi dönüşünde Konya’ya gelir gelmez aramızda para toplayarak sana bilgisayar aldığımızı unutmayacağım kardeşim,

Sabahlara kadar Konevi Hazretlerinin oradaki evinde site yaptığımızı, Bünyamin’le Nazım horul horul uyurken bir sabah namazı vaktine kadar çalıştığımızı unutmayacağım kardeşim,

O evdeki sabah kahvaltılarını, melemenleri unutmayacağım kardeşim,

Yurtta kalmamıza rağmen, bize günün her anı kapını açmanı, her öğün yemeği sizde yediğimizi ve yemekte “Yemeği bitirmenize gerek yok arkadaşlar, sonra da yiyebiliriz J “ demeni unutmayacağım kardeşim, (Bu sözü eve çıkınca anladım diyebilirim J)

Yine aynı ekip çılgın bir fikir atıp tek şoförle Karadeniz turuna çıkışımızı, ve o yolculukta ki meşhur kokan içli köfteni unutmayacağım. (Hala o içli köftenin kokusundan dolayı Annem hastanede tedavi görüyor. O nasıl bir kokuydu ki kadın kutuyu yıkarken hastanelik olmuşJ)

Sümela Manastırına çıkarken “Bu manastırı yapan adam Camii niyeti ile çıkmıştır yola ama tepeye çıktığında yorgunluğundan dolayı, tabiri caizse anası ağladığından dolayı din değiştirerek kilise yapmıştır” sözünü, unutmayacağım kardeşim J

Gümüşhane’den gelirken, arabanın camındaki kuş pisliğini (bokunu) şelale zannederek, manzaranın fotoğrafını çektiğini unutmayacağım kardeşim,

Yine aynı yol üzerinde yaklaşık 2 kilo kavrulmuş fındığı tek başına yediğini ve bizimle paylaşmadığını unutmayacağım kardeşim J

O gezi dönüşünde Ankara Konya yolunda Nazımla Bünyamin horul horul uyurken ben uyumayayım diye her türlü saçmalığı yaptığını unutmayacağım kardeşim J

Ne günlerde bir kardeşim, artık ayrılık vakti geldi ha,  L

Daha neler neler var anlatılacakta, yazamıyorum hepsini. Sakarya Turumuzu, Isparta turumuzu neler neler.

Hele Mehmet’e yaptığımız o eşsiz şakayı hiç unutamam. L

Hey gidi aslan kardeşim, inan çok üzülüyorum. Bu seferki ayrılışım hakikaten çok koydu bana. En sonra dün akşam ayrıldık. Tarih 26 Haziran 2011 ve ben şu anda otobüste Bulancak’a doğru gidiyor ve bunları yazıyorum sabahın bu saatinde.

Sabahın köründe internete girerek, koklaya koklaya çeken  internetten haber izleme azmini, sabaları benim ayaklarımı gıdıklamanı, “Ubeyd kahvaltı hazır” demeni, çok özleyeceğim kardeşim, Biliyor musun, en son vedalaştıktan sonra pencereden arkamdan bakarak çağırdınya, o an çok duygulandım be kardeşim.

Hakkını helal et kardeşim, Vallahi billahi hakkını helal et kardeşim, sen helal etmezsen biterim ben, seninle çok şeyi sevdim ben, bana çok şey öğrettin, abilik yaptın, annelik yaptın, babalık yaptın. Ne zaman “abi karnım acıktı” desem bir çözüm buldun. Senin yanında kendimi o kadar rahat, o kadar mutlu hissediyordum ki anlatamam.

Neyse kardeşim şimdilik aklıma gelenler bunlar, bu kardeşin seni asla unutmayacak. İnşallah bundan sonra Rabbim nasip ederse yine buluşacağız, ortak çok işler yapacağız.

Vesselam…