0

Tevekkül ve Sabır !

Muhammed Masum hazretleri buyurdu ki: “İnsana gelen elemler, sıkıntılar takdir-i ilahi ile gelmektedir. Razı olmak gerekir. İbadetlere devam, elemlere, hastalıklara sabredebilmelidir. Allahü teâlânın kereminden afiyet beklemelidir! Mahluklardan bir şey beklememeli, her şeyin Hak teâlâdan geldiğini bilmelidir! Dertlerden, elemlerden kurtulmak için dua ve istiğfar etmelidir! Onun takdiri, iradesi olmadıkça, kimse kimseye zarar veremez. Bununla beraber, sebeplere yapışmak, Peygamberlerin yoludur. Sebeplerin tesirini de Allahü teâlâdan talep etmelidir!”

Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama şöyle vahyetti: “Bir kul, kullara değil de bana ihlasla tevekkül ederse, herkes ona tuzak kursa, ona mutlaka bir çıkış kapısı açarım. Bir kul da bana değil mahluka güvenirse, bütün yükseliş sebeplerini keser ve çöküş yollarını kolaylaştırırım.”
Allah’a teslim olmak da Allah’ın kulu olmak ve Onun her emrini yapmaya hazır beklemek demektir. Zaten Müslüman, Allah’a teslim olan insan demektir.
Tevhidin, ihlasın esası olan tevekkül de zaten, bütün işlerinde Allahü teâlâya teslim olmak, başa gelen her şeyi Ondan bilip katlanabilmektir. Sabır gösterebilmektir. Sabır üç çeşittir: Belaya sabır, din bilgilerini öğrenirken ve ibadet yaparken sabır, günah işlememek için sabır. Her musibetin geçici olduğunu bilen, belaya maruz kalınca kendisini teselli eden başarılı olur.
Musibete sabırsızlık göstermek, ondan da büyük musibettir. Belaya sabredilmezse, musibet iki olur. Musibete maruz kalıp zarar gören; gözü çıkan, kulağı sağır olan veya başka azası yok olan müminin günahları affolacağı için, ahirette büyük mükafata kavuşur.
Hadis-i şerifte, “Kim Allahü teâlânın verdiği az rızka razı olursa, Allahü teâlâ da onun az ameline razı olur” buyuruldu. Aza kanaat etmek, çoğu istememek değildir. Bulunduğu duruma razı olmak demektir. Dâvüd aleyhisselâm, oğluna buyurdu ki:
“Oğlum sana üç öğüt vereyim! 1- Elde edemediğin şeye üzülme, (Kısmet böyle imiş) diyerek Allaha tevekkül et! 2- Eline geçene râzı ol! (Kısmetim bu imiş) diyerek Allahü teâlânın taksimine razı ol! 3- Elinden çıkana ve kaybettiğine sabret! (Mukadderat böyle imiş) de!”