0

Bir günde, iki önemli olay

Dün Mevalana diyarı Konya’mızda çok önemli iki olay vardı, olay derken kötü anlaşılmasın, iki güzel etkinlik yapıldı. Birincisi Mevlana’nın 736. Şeb-i Arus Töreni yapıldı. İkincisi ise İngiltere’den yola çıkan ve Filistin’e insani yardım ve tıbbi malzeme götüren “Filistin’e Yol Açık Konvoyu” Konya’ya geldi.  Gerçekten bu iki güzel şey Konya’da çok güzel hareketlenmelere sebep oldu.

Gerçi ben Şebi-i Arus kutlamalarına katılamadım, malum büyük kitleli bir program olunca bilet bulmakta güçlük çekiliyor. Gerçi bilet bulamadık ama bulsakta alamazdık, çok pahalıydı sanırım, 50 lira falan diyorlardı ama bilemiyorum tam olarak. Ama TV’den takip ettim. Programa başta sayın Başbakanımız katıldı, Deniz Baykal ve bir çok ülkenin üst düzey yönetiminden protokoller katıldı. Programda en ilginç durum, aralarında yıllardan beri süre gelen problemlere rağmen Sayın Erdoğan ve Sayın Baykal’ın toklaşmasıydı. Herhalde hoşgörü ikliminde de bu olsa gerekti yani. Yani Konya’da kardeşlik mesajı verdi sayın Erdoğan ve Baykal.

Şeb-i Arus ile ilgili Haber Metni :

Hazreti Mevlana’nın 736. Vuslat Yıldönümü (Şeb-i Arus), Konya’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ana Muhalefet Lideri Deniz Baykal, Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Haris Slajdzic, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, AB Baş müzakerecisi Egemen Bağış, Milli Eğitim bakanı Nimet Çubukcu, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ve çok sayıda yabancı diplomatın katılımıyla icra edildi. Mevlana Kültür Merkezi’nde gerçekleşen Şeb-i Arus, protokol konuşmalarıyla başladı. İstanbul Türk Tasavvuf Musikisi Topluluğu konseri, Tuğrul İnançer’in Mesnevi sohbeti ve sema gösterisi ile sona erdi.
Tören, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Lideri Deniz Baykal arasında siyasi polemiğe de sahne oldu. CHP Lideri Baykal, ‘etnik kimliklerin ayrıştırılması’ eleştirisinde bulunurken, Başbakan Erdoğan, ‘birleştiricilik’ vurgusu yaptı.


BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN KONUŞMASINDAN BÖLÜMLER
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hazreti Mevlana’nın kitabında kin ve nefrete yer olmadığını belirterek, “Onun mefkuresi belki en çok bugün insanlığın hasretini çektiği mefkuredir. O insana özündeki kurtuluş yönünü gösterdi. Ebedi sevgi ve ebedi aşkın dilini onun kadar evrenselleştiren, ümit kapılarını onun kadar açabilen kaç iman sahibi vardır? İnsan ruhunun en büyük özlemi, ruhun esas sahibine, yaratıcısına duyduğu özlemdir. Bütün bilge kişiler, bu sırrın peşinde koşmuşlardır. Maddeciliğin ruhları esir aldığı çağımızın insanları da Mevlâna’nın irfanına ekmek kadar, su kadar muhtaçtır” dedi. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mevlâna, Moğol zulmünün Anadolu’yu kasıp kavurduğu, kaosun yaşandığı dönemde ümit kapılarını açtı. O yaratılan her insanın hakikatten nasibinin olduğuna inandı ve herkese gönül kapılarını açtı. Gönül kapısını her dem açık tuttu ve kimseyi o kapıdan kovmadı, uzaklaştırmadı. Bilge olmak yetmiyordu, asıl bilge olmak bilmediğini bilmekti, insanı bedenin arzularından kurtulup ruhun yüceliklerine ulaşmaya çağırdı. Kim olursan ol diye herkesi hakikate çağırdı. O hakikati kendi tekelinde zannedenler gibi asabiyete, taassuba, körü körüne inanca karşı çıkmış, gönlünü açmıştı. Yüreğinin sesi 800 yıllık duvarları aşmış ve bugünlere ulaşmıştır. O kandil bugün de yolumuzu aydınlatıyor. Maddeci otoriter felsefeler bir bir insanlığın başına bela olurken, Hz. Mevlâna’nın müşfik sesi yankılanıyor. Bizler de buradan barış ve huzur için katkıda bulunmaya çalışıyoruz.”
Zulmün hiçbir zaman kalıcı olamayacağını kaydeden Erdoğan, “Mevlâna’nın yaşadığı dönemde Anadolu’yu çiğneyen Haçlı hükümdarları da Moğol orduları da tarih sahnesinden silindi ama Mevlana’nın sesi halen yankılanıyor. Kimse başkasına zulmederek adaleti tesis edemez. Biz hem ülkemiz içinde, hem de bölgemizde ve dünyada barış ve adalet istiyoruz” diye konuştu.
“HİDDET VE ŞİDDET BİZİM YOLUMUZ DEĞİLDİR”
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türk milleti kimsenin hukukunu çiğnememiştir, çiğnemeyecektir ama kimse de bizim hukukumuzu çiğnemesin. Kin, nefret, husumet, tarih boyunca insanlığa kederden başka bir şey getirmemiştir. Birbirimizi yaralayan tahrip edici üslubu uzak tutmak zorundayız. Biz birlik, kardeşlik değirmenine su taşımak zorundayız. Buna bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Biz evrensel kardeşliği tesis etmeye çalışırken, Mevlâna yurdundan da ete kemiğe bürünmüş mesajları dünyaya yaymak zorundayız. Mevlâna, ‘Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez’ diyor. Bugün mesele budur, bugün bu evrensel felsefenin tam aksine bireyci, çıkarcı, kendi gibi düşünmeyeni ötekileştiren bir anlayış dünyaya egemen olmanın kavgasını veriyor. Bugün her zamankinden çok daha fazla dayanışmaya, kaynaşmaya, kardeşliğe ihtiyacımız var. Ulusal ve küresel ölçekte Mevlâna’nın sesine kulak vermeye, onun zengin ufkuna ihtiyacımız var. Zulme boyun eğmiyor, hak ve adaletin sesini yükseltiyoruz. Hz. Mevlâna, ‘kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker’ diyor. Yüreklere sevginin, barışın ve kardeşliğin tohumlarını ekmeye çalışıyor, gönlümüzü açıyor ve herkesin açmasını istiyoruz. Bizim bu felsefimizi realiteden uzak bulanlar ışığı yaymak yerine ışığa üflemeye çalışıyorlar. Hiddet ve şiddet bizim yolumuz değil. O yanlış yolu seçseydik tarihe yön veren büyük millet olamazdık. Orta Asya’dan Ortadoğu’ya hayırla yâd edilmezdik, farklı kavimleri yüzyıllar boyunca bir arada tutamazdık. Bizim medeniyet tasavvurumuz bizi birbirimizde eritmiştir. Biz bu toprağa merhametin, adaletin, sevginin, kardeşliğin tohumlarını ekmeye çalışıyoruz. Medeniyetimizin büyük öncülerinin en büyük özelliği insanı özgürleştirmektir.”


BAYKAL: MEVLANA, İNANÇ DÜNYAMIZIN AYRILMAZ PARÇASI
Anadolu coğrafyasının tarih içerisinde yetiştirdiği en önemli öncü şahsiyetlerin başında Hacı Bektaşi Veli ve Yunus Emre ile birlikte Mevlâna’nın geldiğini kaydeden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal şunları söyledi: “Mevlana, İslam inanç dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Sevgi ve hoşgörüyü temel alarak geliştirdiği inancını eserlerinde dile getirmiş, öte yandan müzik ile sema ile zenginleştirmenin öncüsü olmuştur: Bütün bu çalışmaları ile İslamiyet’in özünü, manevi karakterini, onu anlamakta güçlük çeken İslam dışı dünyayı etkilemiştir. Onun içindir ki, Papa 3. Paul, ‘Mevlâna’nın hatırası önünde saygıyla eğiliyorum’ demiştir. Filozof Hegel, ‘Mevlâna gelmiş geçmiş en büyük filozoflardan birisidir’ demiştir. İslamiyet’i terörle karalamak isteyenler, ya da İslamiyet’i baskıcı bir ideolojiye dönüştürmek isteyenler, karşılarında Mevlâna’nın hümanist İslam anlayışıyla karşılaşırlar. Mevlâna’nın felsefesinde iki temel unsur, hümanizm ve tasavvuf anlayışıdır. Mevlana, görünenin ötesindeki yokluktur. Yokluğa gitmekle değil, bitmekle ulaşılır, parlamakla değil, yanmakla ulaşılır. Ölmeden nasıl ölünür, Mevlana bize bunları öğretiyor.”
Mevlâna’nın inancın, aşkın kapısını ilmin kapısı ile bütünleştirmeyi başardığını kaydeden Deniz Baykal, “Mevlâna, hümanizm anlayışına batıdan 200 yıl önce ulaşmıştır. Zulmün, baskının, yaşandığı bir çağda bunu başarmıştır. İşte bu ortamda Hz. Mevlana ve Hacı Bektaşi Veli, ‘72 millet birdir’ demiştir. Bunun içindir ki Hazreti Mevlâna’nın önemi her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır” diye konuştu.


BAYKAL’DAN ETNİK TARTIŞMA VURGUSU
Konuşması esnasında güncel konulara da değinen Deniz Baykal, “Milleti yok sayarak Türk milleti içerisinden yeni bir millet çıkarılmasını reddetmeliyiz” dedi. Baykal, sözlerini şöyle tamamladı: “Mevlâna, ‘Farsça söyleniyorum ama aslım Türk’tür’ demiştir. 8 asır önce Mevlâna nasıl bunu söyleyebilmişse, biz de Türk kimliğine sahip çıkacağız. Mevlana zamanda ve mekânda evrenselleşmiştir. Bunun içindir ki bugün Türkiye İslamiyet’in en özgür, en ileri ölçüde yaşandığı ülkedir. Kadın hakları ve laiklik alanında bu yaşanmaktadır. Onun içindir ki İslamiyet bizim ülkemizde Bin Ladin’leri değil, Hazreti Mevlâna’yı yetiştirmiştir. Kendi gençlerimize, çocuklarımıza ve dünyaya Mevlâna’nın öğretilerini, kültürümüzün temel dayanakları olarak anlatmalıyız.”


BAKAN GÜNAY: KÖRÜ KÖRÜNE SAVAŞI BIRAK
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da “Mevlana’nın bütün eserlerinde Yaradan’a duyduğu sonsuz sevgi, sınırsız, ayrımsız hoşgörü vardır. Mevlana insanları meşreplerine, inançlarına, mezheplerine göre ayırmaz. O kimsenin yüzüne kapıyı kapatmaz. Celaleddin Rumi, insanları birliğe, barışa ve kardeşliğe çağırır” dedi. Günay, şöyle devam etti: “Dünyada nice dinler, diller var ama hepsinde anlam var. Sen kapları, testileri hele bir kır; su nasıl bir yol tutar. Körü körüne savaşı bırak. Bugün halen hepimizin bu çağrıdan öğreneceği çok şey var. İnsanları doğum yerlerine, inançlarına, dış görüşlerine veya özelliklerine göre hor görmeden, ayırmadan yaşamayı becerebilmek.
Yok olmayı istemiyor musun; iyiliklerden evladın olsun. Odur, dünyayı ayakta tutan. İyi doğru işlerimizde Yüce Yaradan yol göstericimiz olsun. Birlik, beraberlik, barış ve kardeşlik bütün insanlığın yolu olsun.”
Vali Aydın Nezih Doğan da, dünyada her zamankinden daha fazla ötekine barış mesajı verilmesine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Doğan, “Hazreti Mevlana, Mesnevi’de barış mesajlarını saklıyordu. İnsanın aslı iyilikle doludur, insanın aslına, iyiliğe dönmesi dünya barışı için gereklidir” dedi.


Filistin Konvoyu İlgili Haber Metni

(IHA) İngiltere’den yola çıkan ve Filistin’e insani yardım ve tıbbi malzeme götüren “Filistin’e Yol Açık Konvoyu” Konya’ya geldi.

İçinde ambulanslarında bulunduğu ve Filistin’e gıda, giyecek, tıbbi malzeme ve battaniye gibi insani ihtiyaçları taşıyan 150 araçlık konvoy için Uğurlu Pazar alanında program düzenlendi. İçlerinde İngiliz, Belçika ve Fransızlarında yer aldığı konvoyu Pazar alanında ellerinde Filistin bayraklarıyla vatandaşlar karşıladı. Yapılan konuşmalar sırasında vatandaşlar sık sık tekbir getirerek Filistin lehine sloganlar attı. Konuşmaların ardından dua eşliğinde konvoy bir sonraki durakları olan Adana’ya doğru yola çıktı.