0

Dedikodu, kalbi karartır

Bugün toplumumuzun en büyük hastalıklarından biri olan dedikodu ve/veya gıybet. Yüce Allah yapanlar hakkında ne kadar kötü bir şey olduğuna vurgu yapmak için “ölü kardeşinin etini yemek gibidir” benzetmesi dahi yapıyor.

Ben dedikodu ve gıybeti, alkole ya da bonzai gibi uyuşturucu maddelere benzetirim, ikisi de “bir defalık bir şey olmaz” diye başlıyor. Haz ve muhabbet veriyor ama daha sonra bağımlısı olunması durumunda önce zihni bitiriyor daha sonra topluma zarar veriyor. Dedikodu, insanlar arasında güven duygusunu ortadan kaldıran, insanların birbirini sevmesinin önünde ki en büyük engeldir. Dedikodu yapan insanlar kolay kolay insanları sevemezler, yeni tanıştıkları insanlarla ilgili ön yargıları vardır. Hatta tanımaya bile gerek yoktur. Dolmuştaki teyzeden, alt kat komşudan, yan dükkanda çalışan kişi hakkında bile rahatça konuşabilirler.

Genç kardeşim, Yapma!

Dedikodu, önce dinimizce yasaklanmış büyük günahlardandır. Güvenli toplumları, sevgi ve saygının hakim olduğu ortamları tesis etmek aslında iki dudağımızın arasındadır. İnsanları arkadan çekiştirmek, sürekli sürekli aynı cümleleri pelesenk etmek biz Müslümanlara yakışmaz. Zaten inanıyorum ki dedikodu yapan insanlar, dedikodu yaptıkları kişilerle çıkarları ters düştüğü anda biri, diğerinin dedikodu malzemesi olur.

“Ben olanı söylüyorum”

Dedikodunun en büyük kılıfı, “dedikodu yapmak gibi olmasın, ben olanı söylüyorum zaten (olmayanı söylemek dedikodu değil iftiradır) , burada olsa yüzüne karşı da söylerdim” sözünü söylemek kişinin söyleyeceklerini meşru kılmaya çalışmasıdır. Zaten bu sözler vesveseden öte bir şey değildir. Ki, yanında olsa da söyleyemezsin! Yarın, insanların yüzüne karşı söyleyemeyeceğin bir sözü arkasından söylemek bir insanın düşebileceği en aciz durumdur. Maalesef dedikodu ve gıybet, zayıf insanların silahıdır.

Kardeşim! Nefis, öyle bir şeydir ki bu dedikoduyu yaptırır ve sonra “ama ben haklıyım, söylediklerim de doğruyum…” dedirtir. Bu cümleyi kullanıyorsanız nefsiniz öne çıkmıştır ve bunun sıklaşması kalbinizi karartacaktır.

Bu yazıyı buraya kadar okudu isen, bundan sonra dedikodu yapmak konusunda biraz daha dikkatli olacağını düşünüyorsun demektir. Allah için senden ricam, dedikodu yapma! Varsa böyle bir alışkanlığın gel birlikte yenelim. Zor olacak ama başaracaksın emin ol…

Dedikodu yaparak insanların hayatlarını etkilemeye, insanlar hakkında, başka insanlara kanaat oluşturucu yanlış bilgiler vermeye hiç kimsenin hakkı olmadığı gibi, vebaldir, büyük sorumluluktur. Farkında olmadan, ortamda bulunmayan insanlarla ilgili üç kuruşluk bilgilerle laf olsun diye konuşmak bir müslümana yakışmaz.

Nerede, kiminle, hangi haklılık derecesinde olursa olsun, dünyanın öbür ucunda da olsa iki kişinin, yanında olmadığı üçüncü kişi hakkında O’nun memnun kalmayacağı şekilde konuşması dedikodudur. Yüce Allah tüm günahları affedebilecektir ama dedikodu gibi kul haklarını, kulların kendilerine bırakacaktır. Gel, hem dünya hayatını, hem ahiret hayatını ziyan etme! Dedikodunun devamı kindarlık ve hasetliktir ki bir insanın düşebileceği en aşağılık durumdur…

Genç Kardeşim! Dedikodu bağımlılığına düşme! Gelin, dedikodu ile top yekûn mücadele edelim, yapmayalım, yaptırmayalım…

17 Mart 2019
Ubeydullah GÖKTEKİN
Hep Düşünür Bazen Yazar