0

Kaç cevapsız çağrın var!

Belki de çoğu zaman umursamadığımız o çağrı, kurtuluşumuz olacaktı..”

Hep Düşünür Bazen Yazar


Günde beş vakit cennetten yankılanan bir ses, Ezan..

İslam’ın ilk günlerinden beri sırf dinmesin diye can verilen, ruhları dinlendiren kurtuluş çağrısı..

Kimi zaman uykuda, kimi zaman iş hayatımızda, kimi zaman arkadaşlarımızla sohbet ederken okundu hemen yanı başımızdaki merkezden. Bazen televizyonun sesini kıstık, sohbetlerimize ara verdik. Bazen de duymazdan gelerek tüm işlerimize devam ettik. Belki de bu topraklarda sesini duymaya alıştığımız bu çağrıyı işittiğimizin farkına bile varmadık. Ezan dinmesin diye mücadele eden ecdadımızı tam olarak anlamadık, anlayamadık..

Günümüz modern literatürü ile düşünecek olursak ezanı bir telefon çağrısına benzetebiliriz, telefonla size ulaşmak isteyen birinin sizi araması gibi düşünebiliriz.

Peki, Allah’ın çağrılarına cevap veriyor musun?

Hep Düşünür Bazen Yazar

Allah, bu ilahi çağrı ile günde beş kere bizi arıyor. Peki bugüne kadar kaç çağrıyı cevapladık, kaç çağrıyı cevapsız bıraktık düşündük mü? Yoğun yaşamımızda çoğu zaman sesine bile dikkat kesilmediğimiz bu çağrı aslında insanlığın kurtuluş çağrısı, kulluğunu hatırlatma çağrısıydı.

Peki farkında mıyız bu çağrının ve öneminin?

Bu kadar sorgulamadan sonra ecdadımızın dinmesin diye şehit olarak bugünlere miras bıraktığı bu cennetin çağrısını kulak ardı etmeyelim, çağrıları cevapsız bırakmayalım. Bugün cevapsız bıraktığımız her çağrı bizim kurtuluşumuza engel olacaktır. Allah tüm zamanı ezanla organize ederek kullarının yaşamını dizayn etmeye, kulluğunu hatırlamaya davet ediyor. Günde beş defa semalarımızdan yankılanan bu çağrılar hesap gününde ilk hesaba çekileceğimiz ve veremediğimizde asla cennete gidemeyeceğimiz Namazın çağrısı. Namaz öyle bir ibadet ki sahibi günde beş defa gök kubbeden yankılanmak suretiyle kullarına hatırlatılmaktadır. Kul olarak “ben namazı unutmuşum, iş yoğunluğundan hiç hatırlamadım, hayat çok zordu..” gibi sebeplerle unutulamasın diye açık açık günde beş defa yankılanmaktadır.

Ezan, dünyanın tüm zamanlarında 24 saat boyunca hiç dinmeyen o huzurun sesi. Yankılandığı yerde güven ve emniyet vardır. Davetine icabet edildiğinde Rahmanın huzuruna yükseliş vardır. Çağrıya kulak vermek, çağrıları cevapsız bırakmamak yaşamın şahitliğidir. Seni arayanın, seni huzuruna davet eden Rahman’ın huzuruna kabul edilmektir.

Ezan, zalimlerin ve güç sahiplerinin karşısında dimdik durmak, “Allah en büyüktür” demektir.

Bugünden sonra dinlediğimiz her ezanı cennetten yankılanan bir ses olarak nitelendirelim ve cevapsız bırakmayalım. Çağrıyı cevapsız bırakmamak daveti barındıran namazı kılmaktır. Çağrıda geçen “haydin namaza, haydin kurtuluşa” sözlerine “Ben geldim Rabbim, beni kurtuluşa erdir” demektir.

Tüm vakitlerimizi ve programlarımız ezan vaktine göre ayarlayalım. Dinlediğimiz ve cevap verdiğimiz her çağrı hayatımızı şekillendirir ve yol gösterir. İnsan ortalama 80 yıllık ömründe 25 binden fazla ilahi davet almaktadır. Bu da 25 bin vakit namaz demektir. Soru şu; sen cennete ve Allah’ın rızasına talip isen bunların ne kadarına cevap verdin, vereceksin, vermeye talip olacaksın?

Peki şu ana kadar kaç çağrıyı cevapsız bıraktın?
Kaç çağrıya cevap verdin?

Çağrıyı işitmeyen her kulak sağır, dinlemeyen her gönül çoraktır. Rabbim bizi, bizden sonraki nesillerimizi ezansız bırakmasın. Rabbim tüm çağrılara cevap veren razı olduğu kullarından eylesin.

Şimdi vaktin biraz önce gelen çağrısına cevap için güzel bir abdest al ve ilahi huzura dur. Biraz sonra okunacak çağrıyı da can kulağınla dinle ve bu kardeşine ve sevdiklerine dua et.

Ubeydullah Göktekin
Hep Düşünür Bazen Yazar
03.09.2023