Ey inananlar, sabretmek ve namaz kılmakla Allah’tan yardım dileyin. Şüphesiz ki Allah, sabredenlerledir. (Artık) Ey iman edenler, sabırla ve namazla (Allah için sıkıntılara katlanmak ve devamlı ibadet ve dua üzerinde bulunmakla Benden) yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.” Bakara Suresi 153. Ayet

Dünyadaki tüm iyiliklerin ve zulümlerin sebebi olan, göründüğü kadar güçlü olmayan varlık, insan. “(Adeta) Küçük dağları ben yarattım” düşüncesine kapılan insan, aslında hiç bir şeyin sahibi olmadığını, ayağı tökezlese birisine muhtaç hale geleceğini unutur. İnsan hayatında çoğu zaman kendisine yardım edecek bir çok yardımcıya ihtiyaç duyar. Yalnızlık insanın fıtratına aykırı olacağı gibi yardımsız bir insanın da yaşaması mümkün değildir.

Peki insan bu kadar yardıma muhtaç iken neden asıl yardım isteyeceği varlığı unutur? Ki insanın kullanma kılavuzu Kuranı Kerim’de Rabbimiz “Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin” buyuruyor. Burada Allah ‘kendinden yardım istemeyi’ sabır ve namaza bağlıyor. Demek ki bu iki unsur insana en çok yardım edilme araçlarından ikisidir.

Yardımın anahtarı; sabır ve namaz

Doğru anahtarla, doğru kapının önünde bulunduğumuzda içeri girmek çok kolaydır. Yanlış anahtarla yanlış bir kapıda durmak ancak beyhude beklemektir. İnsan bazen farklı anahtarlarla doğru kapıyı denese de çoğu zaman kapı da, anahtar da yanlış olabiliyor. Bu örnekten yola çıkarak biz yardımın anahtarı olan sabır ve namazı iyi düşünelim.

Sabır, günlük hayatta aslında her daim yaşadığımız bir hakikat ama çoğu zaman sabrı anlayamıyoruz, sabır, ‘bir hayır arzusu ile beklemektir‘ diyebiliriz. Yine ‘namazla’ ifadesi namazın dışında yapılan dualara ilaveten, namaza, namazın tam da içine vurgu yapıyor. Allah, beklenen bir çok yardımı namazın içine gizlemiştir. Namazı, dosdoğru, manasını anlayarak, ne dediğimize hakim olarak kılarsak, namazın yardımını, namazla yardımı hissetmemiz daha kolay olabilir.

Kur’an-ı Kerim öyle bir sırdır ki her bir cümlesi ayrı bir hazinedir. Doğru okunup, üzerine düşünüldüğünde hayatın ve yaşamın sırrını çözmek hiçte zor değildir. ‘Sabır ve namazla yardım istemek’ ayetini doğru anlayan bir insan, aldığı yardımı herhangi birinden değil sadece Allah’tan olabileceğini iyi bilir. Zira Allah dilemezse, kimse kimseye bir yardımda bulunamaz.

Peki biz yardıma muhtaç mıyız?

İnsan, bir dakika sonrası bile garanti olmayan aciz ve yardıma muhtaç bir varlık. En ufak baş dönmesi durumunda bile bir bardak suyu alamayacak acziyete sahipken bazen göletin sahibi olduğu düşüncesine kapılabilir. Bunun yanında çoğu zaman aceleci davrandığı için Allah bir çok yerde insana sabrı tavsiye etmiştir. Zira aceleciliğin şeytandan olduğunu da bize bildirmiştir. Bugün karşımıza çıkan her insan, başımıza gelen her durum da asıl mesele onlarla davranış biçimimiz ve gösterdiğimiz sabır, bize gelen yardımın yönünü belirleyecek. Yaşanan her hadisenin hayrına muhtaç olan insan, hayrı Rabbinden sabırla dilemeli.

İslam coğrafyasında yaşanan bugünkü hadiselerde meydanlara inip, tepki göstermenin yanı sıra camileri doldurarak namazla yardım istemeyi ihmal etmemek lazım. Bugün Kudüs’ün Fatihi Selahattin Eyyubi’nin “Cuma namazına gelen müslümanlar, Sabah namazına da geldiği gün Kudüs bizimdir” sözünden de anlaşılacağı gibi duada ki samimiyet namazla entegre olması kadardır.

Gelin isteyeceğimiz tüm yardımları sabır ve namaza bağlayarak, namazın içindeki sırra talip olarak Rabbimizden isteyelim. Zira Allah’ın yardım dilediğine hiç kimse engel olamayacağı gibi, yardım dilemediğine de kimse yardım edemez.
Biz, yardımın sahibine talip olursak, yardımın sahibinin yardımını iliklerimize kadar hissedebiliriz.

Ubeydullah Göktekin

16.11.2023

Not : Bu yazı ve önceki yazılarla ilgili düşüncelerinizi Anı Defteri‘mizde paylaşabilirsiniz..