0

Amellerimizin elbisesi, niyetlerimiz

Niyet, yükte hafif pahada ağır bir hakikat. İlk düşüncede eyleme geçmediği için çok önemli değilmiş gibi görünse de yapacağımız tüm eylemin manasını kazandıracaktır. Peygamber Efendimiz SAV’in “Ameller, niyetlere göredir.” sözü açıklıyor aslında niyetin ne kadar önemli olduğunu. Niyet, yönelimdir, neye niyet edersek amel ona göç eder. Bu sebeple yaptığımız tüm işlerin ardında samimi bir düşünceye (niyete) ihtiyacımız var.

Öyle ki kıldığımız namazlarda bile niyet etmeyince eylem sportif bir harekete dönüşebiliyor. Ya da sadaka olarak yaptığımız tüm iyiliklerin gerçek manada Allah’ın rızasını kazanmak için çok iyi bir niyete ihtiyacı var.

Şöyle ki tüm yazılarında olaylara madde ve mana olarak bakmaya gayret eden, her sözün ardında hikmet arayan birisi olarak amel-niyet ilişkisine madde-mana ilişkisi ile ilişkilendirebiliriz. Amelleri (yapılan eylemleri) daha somut ve madde olarak düşünecek olursak niyetler ise ardında gizlenmiş mana olacaktır.

Mana elbisesini giymemiş her madde soğuk ve anlamsız olduğu gibi iyi niyet elbisesini giymemiş her amel boştur, anlamsızdır.

Hep Düşünür Bazen Yazar

İnanç sistemimiz tamamen niyet üzerine kurulmuş olup, niyetlerimizin temizliği bize mana katacaktır. Düşüncenin, ne kadar önemli olduğunu önceki yazılarımızda vurgulamıştım. Niyet aslında düşüncedir, bir kez daha yapacaklarımız öncesinde niyet ve düşüncelerimizi gözden geçirmemiz lazım.

Aklımızı kiraya vermeyelim

Yaptığımız her amelin ardında yatan en önemli sır, niyettir. Bugün Allah’ın rızasını kazanmak için yapmadığımız her amel boştur, anlamsızdır. Maalesef niyetlerimizi farkında ya da farkında olmadan çok zayi ediyoruz. Öyle ki Allah için yaptığımızı düşündüğümüz bir çok şeyi ailemiz, şeyhimiz, hocamız, patronumuz vb kişiler için yapabiliyoruz. Ve en önemlisi ve kötüsü bunu din adına yapıyoruz ki bu da maalesef şirk tehlikesi bile içeriyor olabilir. (Allah muhafaza)

Niyetlerimizi Allah’a çevirelim, kalplerimizi Allah’a yönlendirelim, içinde Allah olmayan her bir niyet kocaman bir hüsrandır. Yaptığımız işlerden anne-babamız-eşimiz-ailemiz-patronumuz-hocamız-şeyhimiz mutlu olacak, onları memnun edeceğiz, onlar dediği için yaparsak eksik, yalın ve lezzetsiz kalır. Ancak bu saydıklarımıza, yapacağımız iyilikleri Allah için, Allah’ı memnun etmek, Allah’ın rızasını kazanmak için sadece ‘samimiyet‘le yaparsak işte o zaman “iyi amel” olur ki o da bizi Allah’a kavuşturur.

Mesela, “Namazlarınızı kılın, ölüm var..” demek ile “Allah’ın rızasını kazanmak için namazlarınıza dikkat edin” demek arasında çok ciddi bir niyet farkı var. Amel olarak ikisi de namaz kılmak olsa da ilkinin niyetinde ölüm korkusu, kılmazsan ceza var ama diğerinde Allah’ın rızası ve sonunda O’na kavuşmak var. Bir diğer yönden ilkinde “sen günahkarsın, senin bir aracıya ihtiyacın olur..” gizli düşüncesi olabilecekken ikinci düşüncede “Allah sana şah damarından daha yakın, sen Allah’ın rızasını kazanmak için gayret et, Allah tamamlar..” teslimiyeti ve samimiyeti var. İkisi arasında ciddi bir mana farkı olduğu gibi kesinlikle iyi amel farkı da vardır.

“Tüm iyi niyetlerin tek şahidi ve sahibi Allah’tır, asla zayi etmez..”

Hep Düşünür Bazen Yazar

İyi ve salih bir niyet ve teslimiyet Allah’a yaklaştırır, kalbe huzur verir, İyi bir teslimiyet Allah’a ulaşmak için başka aracılara ihtiyaç duydurmaz. Çünkü senin niyetin düşüncelerin temizdir. İnsan, Allah’a ulaşmak için neden başkasına ihtiyaç duyar, kendi niyetine, ameline güvenmediği için. Biz niyetlerimizi ve teslimiyetlerimiz Allah’a yöneltelim, iyi ve samimi tutalım, sonra amellerimiz kendiliğinden güzelleşir. Eksik olanı da Allah tamamlar inşallah.

Rabbim tüm eksiklerimiz tamamlasın, kalbimizi, istikametimizi ve niyetlerimizi rızası üzerine sabit kılsın inşallah.

11.11.2022

Hep Düşünür Bazen Yazar