0

Boykot bir duruştur

Tüm dünya İsrail’in Filistin’de yaptığı soykırıma şahitlik yapıyordu. İnsanlık ise devlet yönetimlerinin aksine aksine dünyanın hemen her ülkesinde ayağa kalkmış, görülmemiş eylemler yapıyor, şehir meydanları yüzbinlerce insanın katılımıyla Hürriyet ve Özgürlük sloganları ile inliyordu.

Böyle bir zamanda İslam aleminden yüksek sesler çıkmazken Filistin’de zulüm 1940’lı yıllardan beri artarak devam ediyordu. Filistin dünyaya adeta bir ‘mücadele’ ve ‘duruş’ dersi veriyordu. Batı zulme karşı İslam’ı merak eder hale gelmişti. Bir çok insan Kur’an-ı okumaya, araştırmaya başlamış toplu halde müslüman olmaya bile başlamıştı. Tam da bu noktada Türkiye başta olmak üzere dünyanın bir çok yerinde basın açıklamaları ve küresel düzeyde boykotlar başlamıştı.

Filistin’de mücadele devam ederken, dünyanın her yerinde bu duruşa ciddi anlamda destekler oluştu. Bugün Filistin dışındaki insanlığın üzerine düşen en önemli sorumluluk eylem ve boykotla bu duruşa destek vermektir. Üç-beş kişiyle yapılan basın açıklamalarından, marketten almadığımız bir israil destekçisi üründen ne olacak dememek gerekir. Bu hareketler, insanın, insanlığın yanında durmasının harekete geçmiş halidir. Yapılan basın açıklamaları, yürüyüşler, kimi, nerede nasıl etkiler, bilinmez ancak katılan insana bir duruş kazandırır.

Mesela şöyle düşünün! Sosyal medyadan bir basın açıklaması, kınama daveti aldınız. Yol boyu gideceğiniz konuyla ilgili hem hal olur ve yapılan açıklamaya katılırsınız. Bu hareket şu mesajı içerir “Ben, zulmün karşısındayım, ne olursa olsun kabul etmiyorum. Bir müslüman, bir insan olarak bu durum beni ilgilendirir ve buna tepkisiz kalmıyorum. Tepkimi veriyorum. Bu zulmü reddediyorum” demiş olursunuz.

İnsan yaptığı, konuştuğu ve izlediği hale bürünür. Zulüm nerede olursa olsun zulmün karşısında olmak demek zulme karşı dimdik durmak demektir. Yapılan küresel boykotlarla zulüm destekçi firmaların dünya genelinde uğradığı ekonomik zarar gözler önündedir. Soykırımcıların anlayacağı en önemli güç ekonomik güçtür. Ekonomik olarak ne kadar güçsüzleşirse o kadar zayıf kalacaktır.

Ben bir karıncayım. İbrahim’in düştüğü yangına ağzımla su taşırım.
Biliyorum söndüremem o yangını. Fakat, maksat safım belli olsun…

Boykot, bir saf belirleme olayıdır. Bizim almayacağımız bir ürün bizim duruşumuzu belirlerken alacağımız, dikkat etmeyeceğimiz bir eylem önce bizi tüketir, sonra zulüm altında olan mazlumları öldürür.

Kulluk bir duruştur!

İnsanı kul yapan, yaşadığı durumlara karşı gösterdiği duruştur. Zulüm nerede olursa olsun, nereden gelirse gelsin, zulmü duyurmaya, zulme alışmamaya çalışmak, bizim en uzak noktadan yapacağımız en önemli eylemdir. Tepkisiz bir insan ölü gibidir. Ölüler tepki vermez, hissetmez. Yaşam bir tepki vermeyi gerektirir. İnsan, yaşanan hadiselere inancı ve değerleri ölçeğinde bir duygu geliştirmesi gerekir. Adalet ve Zulüm savaşı kıyamete kadar bir şekilde devam edecektir. Biz ki zulüm kimden olursa olsun, kime yapılırsa yapılsın zulme karşı sessiz olmamalı, karınca misali duruşumuzu belirlemeliyiz. Tolstoy’ın çok meşhur bir sözü var “Acı duyabiliyorsan canlısın, başkaların acısını duyabiliyorsan insansın” diye. Bir insanın başına gelebilecek en büyük hastalık, tepkisizlik, hissizlik hastalığıdır. Hiç bir şey olmamış gibi o burger firmasına gidip yemek yemek, o içecek firmasından bir şeyler içmek tam anlamıyla bir talihsizliktir. Üstelik bu durumu “savaş zaten 60 yıldır devam ediyor, böyle şeylerle olmuyor diyerek savunmak” tam anlamıyla bizi hissizleştirme projesinin başarılı olması demektir.

Boykota destek vermek amacıyla bir sakız bile almamak, bir basın açıklaması davetine gitmek, zulme dair bir paylaşım yapmak insana ‘şahsiyet ve bir duruş’ kazandırır.

Sosyal medyalarımız başta olmak üzere yapılan zulmü tüm dünyaya duyurmalıyız, gündemimizden düşürmemeliyiz. Filistin meselesi bir gün durulsa bile kıyamete kadar bizim asli meselemiz olmaya devam etmesi gerekmektedir. Unutmamak gerekir ki Kudüs İslam’ın olmadığı sürece biz tam manasıyla İslam’ın olamayacağız. Allah bizi, olaylara gösterdiğimiz duruşumuzla hesaba çekecektir. Bugün Filistin topraklarında ilk kıblemiz Mescid-i Aksa ve özgürlüğü için şehit olan, 10 yaşındaki Filistinli bir çocuğun sırf mescitleri yıkıldığı için “Biz şimde nerede namaz kılacağız” diye ağlama sebebini daha iyi anlamamız için en azından bir duruş sergileyerek hakikatin yanında olmamız gerekir.

Her eylem yeniden diriltir bizi..

14.12.2023
Ubeydullah Göktekin
Hep Düşünür Bazen Yazar

Not : Bu yazı ve önceki yazılarla ilgili düşüncelerinizi Anı Defteri‘mizde paylaşabilirsiniz..